Gediz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Petek, zayıflattığı öne sürülen çayları ve hapları araştırdı, çarpıcı sonuçlara ulaştı. Petek, zayıflattığı ileri sürülen ürünlerden zarar görenlerin yargıya gitmediğine dikkat çekti. Prof. Dr. Petek, “Maddi ve manevi tazminat istenebilir, ancak açılmış bir dava bile yok; mağdurlar ispat edememekten çekiniyor. Sergilenen bu tutum, insan hayatıyla oynayanların elini güçlendiriyor” dedi

Gediz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Petek, zayıflama çayı ya da hapı olarak tanıtılan gıda takviyelerini mercek altına aldı. Prof. Dr. Petek, birçok kişinin ciddi derecede rahatsızlanmasına ya da ölümüne yol açan bu ürünlerin denetimlere rağmen önüne neden geçilemediğini araştırdı, çarpıcı sonuçlara ulaştı. Prof. Dr. Petek, en önemli sebeplerden birinin de mağdurların yargıya başvurup haklarını aramaması olduğunu açıkladı, “Söz konusu ürünleri kullananlar, uğradıkları zararlar sebebiyle satıcıdan, üreticiden, ithal edenden, piyasaya sürenden tazminat talep edebilir. Ölüm durumunda yakınları da maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Fakat şimdiye kadar bu yola başvurulmadı, açılan bir dava bile yok” dedi.

Aynı zamanda Gediz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Özel Hukuk Bölüm Başkanı olan Prof. Dr. Hasan Petek, kimse hakkını aramayınca ülkemizde bitkisel ürün ticaretinin 3 milyar dolarlık büyük bir pazara dönüştüğünü dile getirdi, şunları söyledi:

TOPLUM BİLİNÇLENMELİ

“Tüketicilerin, diğer alanlarda olduğu gibi takviye edici gıdalar yüzünden uğradıkları zararlarda da kendi menfaatlerini koruma yollarını bilmediklerini ya da ispat edemeyecekleri ve sonucun aleyhlerine olacağı düşüncesiyle haklarını aramaktan çekindiklerini görüyoruz. Mağdurların hukuki girişimlerde bulunmamaları, bulunsalar bile mali yönden bunu karşılayacak durumda olmamaları, açtıkları davalarda ispat zorlukları yaşamaları; bu ürünleri üreten, işleyen, ithal eden veya piyasaya sürenlerin ne yazık ki elini güçlendiriyor!”

Prof. Dr. Petek, devletin yaptığı denetimlerin amacına ulaşması, para kazanma hırsıyla insan hayatıyla oynayanların engellenebilmesi için tüketicilerin bilinçlenmesinin şart olduğuna değindi, tespitlerini şöyle sürdürdü:

TARIM İLACI BİLE VAR!

“Takviye edici gıda adı altında piyasaya sürülen zayıflama ürünleri ilaç olmadığı için Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın onayına tabi. Bakanlığın bu hap veya çayların üretilmesi, ithal edilmesi, işlenmesi, piyasaya sürülmesine yönelik ayrıntılı yönetmelik ve tebliğleri var. Sağlığa zararlı veya öldürücü ürünlere izin verilmiyor. İzin alınanlara sonradan zararlı maddeler (tiroid hormonları, diüretikler, laksatifler, kafein, sempatomimetikler ve sibutramin) katılıyor veya izin alınmamasına rağmen bakanlık onaylı olduğu belirtilerek kaçak olarak satışı gerçekleştiriliyor. Yapılan tahlillerde toksinler, tarım ilaçları, ağır metaller, ilaç etken maddeleri, böcek ve kemirgen kalıntıları, parazitler, mikroorganizmalar, mantarlar ile küf tespit ediliyor. Tehlike saçan bu ürünler imha ediliyor ve reklamları kaldırılıyor. Tüketiciler, tanıtımlarında bitkisel veya doğal olduğu için zararsızmış gibi gösterilen bu ürünlere karşı dikkatli olmalı. Zayıflatıcı haplar veya çaylar sebebiyle kalp krizi geçirenler, depresyon, uykusuzluk, nefes darlığı, ciltte reaksiyonlar, görme bozukluğu, karaciğer ve böbrek fonksiyonlarında bozulma gibi rahatsızlıklar yaşayanlar ile kişinin ölmesi durumunda yakınları mutlaka yargıya başvurmalı. İki bin 200 TL’nin altındaki zararlarda ilçe tüketici hakem heyetlerine, 3 bin 300 TL’nin altındakilerde il tüketici hakem heyetlerine, büyükşehir statüsündeki illerde 2 bin 200-3 bin 300 TL arasındaki zararlar için il tüketici hakem heyetlerine gidilmeli. Bu değerlerin üzerindeki tazminat talepleri için ise tüketici mahkemelerinde dava açılabilir.”