CHP’ye gittik...
Kemal Bey “Bahçeli’ye koltuğu veririm” dedi...
Oradan çıktık MHP’ye...
Bahçeli’ye anlattık durumu “Başbakanlık koltuğunu size veriyor” dedik...
Baktı baktı “İstemem” dedi...
*
Başbakanlık koltuğu elimizde
kaldı...
İsteyen pek yok...
*
Niçin?..
Çünkü; koltuğa oturayım derken, pisliğe oturma riskidir... Devletin en önemli koltuğu o haldedir yani...
*
Partiler iki kırmızı arasında sıkışıp kaldılar:
- Kırmızı koltuk...
- Kırmızı çizgi...
Kırmızı koltuğa oturmak için kırmızı çizgileri çiğnemek lazım... Kırmızı çizgiyi ezip geçemezsen kırmızı koltuğa oturamıyorsun...
Daha açıkçası:
Ahlaksızlıklar öylesine dolanmış ki koltuğa...
Kırmızı çizgilere bulaşmadan temiz siyaset yapmak olanaksız...
*
Düşünebiliyor musunuz MHP lideri Bahçeli “Ver Bilal’i, al iktidarı” diyor açıkça... Bilmeyen Bilal’i anayasal kurum falan sanır...
CHP’nin ilk şartı ise hırsızlık dosyalarına yargının bakması... Yani “Polis hırsızı yakalasın” gibi bir koalisyon şartı yeryüzünde bu ilk...
*
İktidar için siyasi pazarlıklar değil, ahlaki pazarlıklar yapılıyor:
Yolsuzluklara bakılacak mı?..
Suç dosyaları açılacak mı?..
Çalıntılar ortaya çıkarılacak mı?..
Hırsız yakalanacak mı?..
*
Devleti gırtlağına kadar kire
batırmışsın birader...
Liderler bulaşacak diye korkuyorlar açıkçası...
Kırmızı koltuğa otursa, kırmızı çizgi dolanacak...
Hale bak...
*
Seçim sonrası yeni hükümeti kurma işi, siyasi pazarlıktan çok mafya pazarlığına benziyor hakikaten...
Hırsızların sorgulanması” gibi bir koalisyon şartı olabilir mi?..
Bir Al Pacino eksik...