Türkiye, 8 Haziran sabahı bir buhrandan çıktı!..
Şimdi ise, adım adım kaosa gidiyor!..
Seçim öncesi mitingler...
Bol vaatler...
Tayyip Bey’in günde üç posta miting alanlarında bağıra çağıra konuşmalar yaparak “400 milletvekili” diye tutturması...
Davutoğlu Ahmet’in “Kim yaptı kim yaptı... Biz yaptık biiizzz” diye meydanları dolaşması...
“Hesap soracağız!”
“Yıkacağız, devireceğiz, toz edeceğiz!” çığlıkları...
Ve geldiğimiz noktada şişirilen o koca balonun başımızda patlaması!..
Yeter be!..

* * *

Miting, seçim çalışmaları diye milyonlar havaya savruldu...
Bu paralar beylerin değil, halkın, fakir fukaranın cebinden çıktı...
Tayyip Bey de, siyasi parti liderleri de bol keseden harcadı...
Şimdi ufukta yine seçim görülüyor...
Bu halk sizin derdinizi çekmeye mecbur mu?..
Yine aylarca kafa mı ütüleyeceksiniz?..
Yine aylarca kafamız kazana mı dönecek?..
Türkiye bir daha seçime giderse seçmen isteksiz, herhalde tarihin en düşük katılımı olur!..
Milleti usandırdınız be kardeşim!..

* * *

Suriye belası burnumuzun dibinde, Türkiye girecek mi girmeyecek mi?..
Oradaki askeri haraketlilik bile milyon dolarlara mal oluyor...
İçimizdeki Suriyeliler ayrı bir dert...
ABD ve Avrupa kenara çekilmiş, iktidar destan yazma (!) peşinde...
Halk şaşkın ve usanmış halde...
Bir yanda hükümeti kurma kabızlığı, bir sürü siyasi atraksiyon...
Diğer yanda Devlet Bahçeli’nin siyasi dehasıyla uyguladığı (!) taktikler...
Ve çıkmaza giren Türkiye...

* * *

İktidarın çözüm süreci diye başlattığı terör karşısındaki “çözülme süreci” pazarlıklarla devam ederken, orada da çömleğin patlaması ve...
Yıllar önce Diyarbakır’da “Kürt sorunu vardır” diyen Tayyip’in “Kürt sorunu yoktur” diye ortaya çıkması!..
Ve dün HDP İmralı heyetinin yaptığı açıklama...
İmralı’da “Sayın” Apo ile görüşemiyorlarmış, böyle devam ederse sokağa çıkıp “Büyük Barış Mitinglerini” başlatacaklarmış...
Her türlü provokasyona açık bir bu mitingler eksikti, Türkiye dört kol çengi...

* * *

Türkiye’de sorunlara dürbünün tersiyle bakan, öngörüsüz, sürekli yalpalayan, sürekli berbat bir dış politika izleyen, başımızı belaya sokan bir iktidar vardı...
8 Haziran sabahı yarım yamalak da olsa “Oh kurtulduk” derken, yine belirsizlikler içine düştük ve kaos kapımıza dayandı...
Halk bıktı, usandı...
Yeter, gırtlağımıza oturdunuz nefesimizi kestiniz...
Sıktınız artık, anlamıyor musunuz?..

Hiç yakışmadı!..


Fenerbahçe Kulübü’nün Fenerbahçe burnundaki Faruk Ilgaz tesisleri Divan tarafından işletilir...
Aslında Divan Oteli ve Divan işletmeleri, Türkiye’nin en iyi ve en eski işletmelerinin başında gelir...
Ama yaz geldi mi hemen her gün Faruk Ilgaz tesisleri havuz başında yapılan düğünler nedeniyle üyeler erkenden kapı dışarı edilir, kimse de kuzu gibi ses çıkaramaz...
Ramazan geldi havuz başı iftarları başladı, normaldir...
Ancak, önceki gün verilen iftar yemeği bir garabete sahne oldu ve içki servisinin yapıldığı Deniz Restoran kapatıldı, kulüp üyeleri de, dışarıdan gelenler de geri döndü...
Tamamen ayrı bir yerde içki servisinin yapıldığı restoranın kapatılması Koç’un bunca yıllık Divan işletmesine yakıştı mı?..
Bunun bir örneği başka hiçbir kulüpte yoktur, davet sahibi tesisin tamamını kiralamak istese bile kulüp üyeleri için ayrı bir yer mutlaka bulunur...
İçki yasağını iftarı verenler istemiş olsa bile Divan bunu nasıl kabul eder?..
Fenerbahçe Kulübü, kendi tesisinde üyeleri için vereceği iftar yemeği için bunu istese anlarım da, dışarıdan bir müşteri içki yasağını nasıl dayatabilir?..
Divan’a hiç yakışmadı!..