“Çözüm süreci’’ adı altında hükümet yetkilileriyle PKK’lılar arasında gizli-kapaklı bir biçimde yürütülen ve adına kimilerinin “çözüm süreci’’, kimilerinin ise “ihanet süreci’’ dediği süreçte ülkemiz farklı bir yere geldi. Güneydoğu’da “masum istekler’’ diye başlayan ve başlangıçta da destek gören isteklerin önemli bir bölümü yerine getirildi. Artık konuşulanlar bugüne kadar yapılanların çok ilerisinde...
Malatya-Elazığ arasındaki Kömürhan Köprüsü’nü geçtikten sonraki yerleşim birimlerine “Türkiye’nin Güneydoğusu’’ değil “Kürdistan’’ diyorlar. Genelkurmay yetkilileri, birkaç yıl öncesine kadar açıklamalarında meşrulaştırmamak için asla “Kuzey Irak’’ demez yerine “Irak’ın Kuzeyi” sözcükleri kullanılırdı. HDP’li milletvekilleri günümüzde “Kuzey Irak’’ için “Güney Kürdistan’’, “Kuzey Suriye’’ için “Güney Kürdistan’’ diyor. Yani kendilerine göre bir Kürdistan kurmuşlar bile.

Nerede bu devlet?

Son dönemlerde televizyonlarda ellerinde uzun namlulu silahlarla dolaşan gençler görüyoruz. Bunlar, kendilerini PKK’nın gençlik örgütü olarak tanımlıyor, üzerlerine giydikleri kıyafetlerle de “asayiş timi’’ oldukları belirtiliyor. Yalan da değil yani... Bunlar iki yıl önce kursları bitirip kendilerine sözde diploma verilenler değil mi? O günlerde görüntüleri basına yansıdığında, Cizre olduğunu bile bile “Hayır, orası Cizre değil’’ diyorlardı. Tamam, sizin dediğiniz olsun. Peki bugünkü görüntülere ne buyrulur?
Artık yol kontrolleri yapmaları, insanları durdurup kimliklerini incelemeleri, evlere baskınlar yapmaları, kendilerine karşı olduklarını düşündüklerinin işyerlerini göz göre göre yakmaları, insanları göçe zorlamaları gibi yüzlerce olay yaşanırken, Allah aşkına yüce devletimiz nerede? Teröristler ilçelere, illere inmiş polis ise karakoluna sinmiş durumda... Karakolundan polisin yalnız başına caddeye çıkması mümkün mü? Bırakın onları, Şırnak Valisi Hasan İpek, Şırnak’a rahatlıkla gidip-gelebiliyor mu?

Asıl gelişmeler gözden kaçırılıyor

Bu yerleşim birimlerinde kadınlı-erkekli yüzleri maskeli PKK yandaşları yürüyüşler yaparken, her gün birçok ilçede alışılagelmiş terör faaliyetleri çocuklar ve gençler tarafından yapılırken ve yine bu çocukların gösterilerini milletvekili, belediye başkanları yönlendirirken aslında farklı şeylerin olduğunun farkında değiliz.
Asıl gelişmeler gözden kaçırılıyor. Bunun için bölgede ne olup bittiğini görmek gerekiyor.
Terör olayları tahrik edilirken, Kürtçü aydın olarak bilinen isimler son dönemde farklı bir çalışmanın içinde... Güneydoğu’da görev yapan meslektaşım Raşit Kısacık‘a “Ne oluyor?’’ diye sorduğumda “Aydınlarına göre ‘Kürdistan’ kurulmuş, şimdi Anayasa hazırlıklarından bahsediyorlar’’ diyor.
“Devletimiz bu kadar sahipsiz değildir’’ diye düşünüyorsunuz. Ancak, HDP’li milletvekillerinin, yerel yönetimler ve parti yöneticilerinin “seminer’’ adı altındaki çalışmalarında ana gündemi “Kürdistan Anayasası’’ oluşturuyor. Seminerlerde neler konuşulduğunu meslektaşım Raşit Kısacık yasaların izin verdiği ölçüde örneklerle anlatıyor:

Seminer konusu, Anayasa

“Kürdistan Cumhuriyeti ile ilgili ilk konferans, 2006 yılında Diyarbakır’da yapıldı. Konferansı, ‘Diyarbakır Kürt Derneği’ (KÜRD-KOM) düzenlemişti. O günkü koşullarda konferansa yüzlerce kişi katıldı. Konferans yine o koşullarda Kürtçe yapıldı. Konferansta, birçok Kürt aydını ve derneğin yöneticileri konuştu. Konuşmacılar, Kürdistan cumhuriyetini birçok açıdan değerlendirdi. O tarihten sonra Kürdistan cumhuriyeti, kuzeylilerin gündemine girmeye başladı.
‘Kürdistan Ulusal Gençleri’ 2014 yılının sonlarında, ‘Kürdistan cumhuriyeti’ ile ilgili Diyarbakır’da bir seminer düzenledi. Seminer gençler tarafından yönetildi. Konuşmacılar, yazar Tahsin Sever, yazar ve eğitimci Seid Veroj‘du. Seminer tümüyle Kürtçe gerçekleştirildi.
Geçen ay PAK da bir konferans düzenledi. Konferans Ali Fikri Işık tarafından Kürtçe yönetildi. Roj Mamendi görüşlerini Kürtçe, PAK Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Gül ise Türkçe olarak açıkladı. Seminerde ve konferansta içerik olarak ‘Kürdistan cumhuriyeti’ ile ilgili önemli konseptler gündeme getirildi.’’

Modası geçmiş haberler

40 yıldır o yörede gazetecilik yapan Raşit Kısacık, basında yer alan Güneydoğu haberleri için şunları söylüyor:
“Siz daha nelerden bahsediyorsunuz. Sokaklardaki askeri yürüyüş provaları, resmi binaların ateşe verilmesi, kolluk kuvvetlerinin yalnızca izlemesi artık modası geçmiş haberler... Siz daha ‘çözüm süreci’ deyip durun. Baksanıza her şey çözülmüş. ‘Kürdistan cumhuriyeti’ kurulmuş, şimdi Anayasasının nasıl olacağını tartışıyorlar.’’
Şu olup bitenler karşısında “Vay ki vah...’’ diyebiliyorsunuz.