Aile hekimi Uzm. Dr. Levent Tuna Şengöz, mültecilere sunulan sağlık hizmetlerini, eksikliklerini, olması gerekenleri anlattı. Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF) Strateji grubu üyelerinden Şengöz, mülteci sağlığının toplum sağlığı ile sıkı bir ilişki içinde olduğuna dikkat çekti.

İLK SORUN YETERSİZ BESLENME

Şengöz, 2011 yılının kış aylarında Suriye'de başlayan savaş nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalan insanların beslenme, barınma, giyim, sağlık ve eğitim ihtiyaçlarını sağlamada büyük problemler yaşamaya başladığını söyledi. Sağlık ihtiyacının diğer temel ihtiyaçlarla birebir bağlantılı olduğunu vurgulayan Şengöz, “Örneğin yetersiz beslenme sağlık problemlerini de beraberinde getirir. Bu ilişkiler göz önüne alındığında, sığınmacılar için sadece sağlık konusunda değil, sağlığı destekleyecek beslenme, barınma, giyim ve eğitim konusunda da ciddi düzenlemeler yapılması gerektiği görülmektedir.” dedi. Aile hekimi, sunulan sağlık hizmeti ne kadar kaliteli olursa olsun diğer parametrelerde yaşanacak sorunların sağlık hizmetinin kalitesini düşüreceğini söyledi.

Uzm. Dr. Levent Tuna Şengöz, Suriyelilere sağlık hizmeti sunulması sürecini de anlattı:

“Ülkemize gelen Suriyeliler 2014 yılında yayınlanan Geçici Koruma Yönetmeliği kapsamında, 28 Nisan 2011 tarihinden itibaren geçici koruma altına alınmışlardır. Geçici korunanlara sağlanacak (GSS) hizmetler illerde birinci derecede valilerin sorumluluğunda olmak üzere Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) koordinasyonunda yürütülmektedir.”

SORUNUN BAŞLADIĞI NOKTA: KAYIT YAPTIRMAYAN MÜLTECİLER

Sınırdan giren mülteciler, bulunduğu ilde kayıt yaptırıyor ve kimlik kartı alıyor. Kayıt altına alınan sığınmacılar sağlık hizmeti haklarını elde etmiş oluyor. Kayıt yaptırmayanlar ise bu hizmeti ücretsiz alamıyorlar. Aile hekimi Şengöz’e göre, toplum sağlığı açısından sorun bu noktada başlıyor. Çünkü kayıt altına alınmayanlar, aşılama gibi birinci basamak koruyucu hizmetleri almadan ülkeye yayılmış oluyorlar.

Dr. Levent Tuna Şengöz, sınırdan yaralı olarak geçirilen ve ülkemizde tedavi edilen kişilerin, hastaneden bırakılmadan önce Göç İdaresince biyometrik kaydının alınması gerektiğini söyledi.

Geçici korunanların yani sığınmacıların kendine özgü sağlık sorunları olması da yine toplum sağlığı açısından bir başka tehdit. Aile hekimi Şengöz, bu tür riskli gruplara özelleşmiş hizmetler sunulması gerektiğini söyledi. Şengöz, “Geçici korunanlar, acil durumlar dışında, sevk olmadan üniversite ve özel hastanelerden ücretsiz hizmet alamıyorlar. Kayıt yaptırdıkları il dışında, bulaşıcı/salgın hastalık ve acil durumlar hariç diğer sağlık hizmetleri karşılanmıyor.” diye konuştu.

Sığınmacıların sağlık hizmetleri açısından ikiye ayrıldığını söyleyen Şengöz, bu grupları şöyle tanımladı:

“Geçici Koruma Altına Alınanlar ve Kayıt Olmadan Dolaşanlar. İlk grup kamunun sağladığı tüm sağlık hizmetini alabiliyorlar. İkinci grup ise sağlık hizmetini sadece ücretli olarak alabilenler. Bu grup başlı başına bir sağlık sorunu teşkil ediyor.”

Aile hekimi, sığınmacılara sunulan sağlık hizmetlerinde yaşanan sıkıntıları da özetledi.

Bu alanda yeterli ekonomik kaynağın sağlanmaması, tercüman sayısının yetersizliği, sığınmacı konusunda eğitimli personelin bulunmaması, sığınmacılara karşı gösterilen tepkinin neredeyse organize hale gelmesi, kimlik tespitinin yapılamaması gibi etkenler, sunulan sağlık hizmetini olumsuz yönde etkiliyor.

EN ÇOK ÇOCUKLAR ETKİLENİYOR

Sığınmacıların sürekli yer değiştirmesi, aile hekimlerince takip altında tutulmalarını zorlaştırıyor. Bebeklere uzun süre kimlik çıkarılmaması aşı ve izlemlerinin aksamasına neden olabiliyor.

Sığınmacıların tıbbi geçmiş bilgilerinin bulunmaması, aşı takviminin uyuşmazlığı, batıl inanç gibi diyaloğu olumsuz etkileyen farklılıklar da yine sağlık hizmetlerine olumsuz yansıyor.

Şengöz, aşırı derecede psikolojik ve fiziksel travmaya uğrayan insanların sağlıklı düşünebilme kapasitesinin azaldığına da dikkat çekiyor. Ayrıca adolesan gebelik, çocuk işçi, beslenme yetersizlikleri de çocuklar için ciddi sorun teşkil ediyor. Ağır koşullarda çalıştırılan çocukların sağlığı açık bir şekilde tehdit altına giriyor.