- Dünyada bir kaç merkezinizde bu sistemi danışanlarınıza uyguluyorsunuz. Nerede bu VIVAMAYR Klinikleri?
Avusturya Alpleri’nde 2 adet merkezimiz var ayrıca Viyana ve Londra’da hizmet veren gündüz kliniğimiz mevcut.
‘ESAS KAZANIM ÇİĞNEME ALIŞKANLIĞIDIR’Özlem Gürses’in sorularını yanıtlayan Dr. Sepp Fegerl, “Modern Mayr arınması sırasındaki diyet bir terapidir. Bu diyet sırasında öğrendiğiniz esas kazanım yemeğe olan bakış açısı ve çiğneme alışkanlığıdır” dedi.
KİŞİYE ÖZEL DİYET
- Ben bunlardan birinde 7 gün kaldım, gördüm ki 3 ayrı beslenme menünüz var ve doktor görüşmesinden sonra kişiye özel diyet veriyorsunuz...
Doğru. Her danışana uygulanan diyet kişiye özel geliştiriliyor ve kendisine ileride de uygulaması için öğretiliyor.
- Klinkteki en önemli uygulama çiğneme idi! Her yemeği uzun uzun çiğnetiyorsunuz...
Çok çok önemli bizim için... Çiğneme ve yutma sindirimde bizim kontrolümüzde olan tek şey. Ne kadar çok çiğnersek besinleri o kadar çok parçalarız, bu sayede besinler daha fazla hazmettirici sıvı, enzim ve mide asidine maruz kalır ve besin değerleri vücudumuz tarafından daha fazla emilir. Yeterli çiğnenmezse en sağlıklı besinler bile sindirilmesi imkansız hale gelir yani vücudumuza hiçbir faydası olmaz. Yani sadece boş kalori!
- Klinikte günde 3 öğün yemek vardı ama akşam yemeği yok gibiydi! Sadece bir çorba...
Geceleri kaslarımız gündüzden daha yorgun olur. Aynı şekilde karaciğer ve midemizin performansı da akşamları daha zayıftır. Eğer vücudumuza onun sindirim kapasitesine uygun besinler verirsek boşa gidecek enerjiyi saklamış ve daha verimli olmuş oluruz. Ve gün boyu yediklerimizi ne kadar iyi sindirirsek o kadar iyi uyur ve dinç uyanırız!
ŞEKER UYARISI!..
- Çiğ yemek vermiyorsunuz... Yani salata yok, meyve yok... O neden?
Çiğ olan her şey sistemimiz için çok yorucu bir sindirim işlemi demek. İnsanoğlunun evrim sürecinin başarılı olmasının sebebi ateşin kullanımından sonra besinleri işleyebilme olanağı bulmuş olmasıdır. Bu keşiften sonra sindirim kolaylaştı, büyüme hızlandı ve insanoğlu rakiplerinden daha güçlü ve zeki (daha büyük beyinle) hale geldi. Şimdi bizler bu bilgiyi güçsüz büyük anne ve büyük babalarımızı ve bebekleri tedavi etmekte kullanıyoruz. Haşlanmış ve buharda sebzeler, çorbalar hazımsızlık riski olmaksızın güçlendirici besinlerdir. Hastalıklarda da en çok kullanılan diyet budur.
- Siz hiç şeker yemiyormuşsunuz... Şeker de bir bağımlılık mı?
Maalesef. Şeker bağımlılığı bir hastalıktır ve iyileştirilmesi gerekir. Diyet, egzersiz ve ilaç tedavisi kullanarak danışanlarımızın sağlığını kazandırıyoruz. Bağırsak temizliği ve doğru probiyotik kullanımı zihnimizi ve günlük ihtiyaçlarımızla ilgili farkındalığımızı da olumlu etkiler. Genel sağlığımız çok iyi ise az miktarda şeker ve tatlılar sağlıklı vücudumuza zarar vermez. Yine de en iyisi, hiç şeker. Ve tabii her tip ekmekten kaçınmak sağlığımız için faydalıdır.
Yemek yerken su içmek yok ama patates var!
- Yine klinikteki bir başka uygulama şuydu, yemek yerken asla su içirmiyorsunuz. Kahvaltıda da çay yok mesela...
Çünkü yemek sırasında içilen yüksek miktarda su sindirim sıvılarının seyrelmesine sebep olur.
Düşünün ki bir kebabı sindirecek kadar güçlü olan mide asidimiz, yarım litre soda limon ile seyreltilerek salata sosu haline dönüşüyor. Yemeklerden yarım saat öncesinde ve bir saat sonraya kadar su içmemek sindirim sisteminin dengesini korur. Sadece yemekler arasında su içerek vücudumuzun su ihtiyacını karşılayabiliriz.
- Klinikte patates vardı! Ben patates şişmanlatır sanıyordum...
Ben ise şişmanlatmadığından eminim! Patates nişasta içeren bir beslenme planının parçası olarak diyetimizde yer alır. Nişasta bağırsaklarda zor da olsa mayalanır, buna bağlı olarak da kalın bağırsakta bakteriyel bozulmayı tedavi eder. Önemli bir besin yani... Elbette asla kızartmadan!
