Sevgili okurlarım, memleket olarak çok ilginç günler yaşıyoruz. Koş vatandaş koş, böylesi bugüne kadar hiç görülmedi.

Tekmili 36 kısım... İster komedi dersin, ister rezalet!

İstersen güleriz ağlanacak halimize diyebilirsin.

Apo 1999 yılından bu yana İmralı’da cezaevinde yatıyor.

Bu arkadaş tahliyesini bekliyor. Artık sıkıldı, daraldı! Apo Türkiye’de terörün bitirilmesi konusunda bir numaralı adammış! Onu ikna edemezsek memlekette terör sürüp gidecekmiş.

Türkiye’de bu gerçeği gören ilk kişi devlet büyüğümüz Devlet Bey oldu. Günün birinde Meclis’e geldi, DEM’lilerin yanına gidip hal hatır sordu ve tarihe geçecek sözlerini söyledi:

“PKK’nın kurucu önderi Abdullah Öcalan keşke Meclis’e gelip bir konuşma yapsa ne iyi olur!”

Sonrasını hepimiz biliyoruz.

Çaresi basittir, Apo tahliye edilirse memleket kurtulur!

Bu gerçeği ilk kez keşfeden büyük devlet adamı Devlet Bahçeli olmuştu...

Ve dün Meclis’te yaptığı konuşmasında bu konuda son noktayı koydu. İmralı’ya gidip Apo ile görüşmek isteğini dile getirdi!..

“Günlerden beri süregelen İmralı’ya gidilsin mi gidilmesin mi tartışmalarına artık bir nokta konulmalıdır. Terörsüz Türkiye hedefinin hayat bulması isteniyorsa İmralı’ya gidilmesine ayak sürümenin hiçbir anlamı yoktur. Sürecin asıl muhataplarından biriyle doğrudan temas kurulmayacaksa sonuç nasıl alınacak, ilerleme nasıl kaydedilecektir...”

Ve konuşmasına son noktayı koydu.

“Meclis’te kurulan komisyon bu çerçevede karar alamazsa, hiç kimse bu ziyarete yanaşmazsa, herkes üç maymunu oynamanın merakında ısrar ederse açık açık söylüyorum. Alırım yanıma üç arkadaşımı, kendi imkanlarımızla İmralı’ya gitmekten, bir masa etrafında yüz yüze gelmekten kaçınmam.”

★★★

Onun bu sözlerini dinlerken öylesine duygulanmıştım ki, sayın büyüğümüzün bu muhteşem konuşması sonrasında kendimi tutamayıp ağlamaya başladım.

Sonra kendi kendime söylendim:

“Bunları bu kadar net söylediğine göre ruh ve beden sağlığı inşallah yerindedir!..”

Sonra bir süredir kafamda yer eden bazı fikirleri bir kez daha sesli olarak düşünmeye başladım.

Aslında Devlet Bahçeli’nin vatan uğruna böyle bir zahmete katlanmasına hiç gerek yok. Şöyle yapılabilir:

Recep Tayyip bir emir verir, hükümetimiz süper lüks bir tekne kiralar. Garsonlar, aşçılar, mürettebat dört dörtlük...

Teknenin adı tam da Devlet Bahçeli’nin sözlerinden esinlenerek konulur:

“Kurucu Önder Apo!”

Kaptanı elbette Devlet Bey.

Bu tekne İmralı’ya yanaşır ve değerli yolcusunu oradan alır. Geze geze açılırlar. Ama bu gibi işlerin maliyeti yüksektir.

Bütün harcamalar Recep Tayyip’in emrindeki örtülü ödenekten yapılır. Biliyorsunuz, yüz milyarlarca liradan oluşan örtülü ödenek harcamaları için fiş, fatura vesaire gerekmez. İstediğin yere harcarsın.

★★★

Gerçi mevsim biraz geçti ama ver elini turistik ilçeler... Bodrum, Marmaris, Çeşme falan...

Teknemiz oralarda bir limanda Devlet Bey ve partili arkadaşlarını alır.

Böylece hem Apo biraz hava almış olur, hem de teknede Devlet Bey’le uzun söyleşiler yaparlar. 

Düşündüm, kendi kendime söylendim...

Devlet Bey keşke yanına beni de alsa!..”

Ancak sayın büyüğümüzün dünkü bir cümlesi beni gerçekten üzdü.

“Gerekirse kendi imkanlarımızla İmralı’ya gideriz!”

Estağfurullah... Büyüğümüz yeter ki istesin, Recep Tayyip ortağının emrine sadece tekneler değil helikopterler, uçaklar bile verir.

★★★

Sonracığıma tekne birkaç günlük Bodrum, Marmaris, Çeşme turu atar. Apo belki biraz karaya çıkıp kafasını dinler, sonra eğer isterse İmralı’ya döner, istemezse o tatil beldelerinden birinde kalıp biraz ense yapar!

Ama bunlar olurken birileri yine su koyverecek, “Vay efendim nasıl olur da devlet bir teröristin ayağına gidermiş” falan diye bağıracaktır.

Bu bağırtılar hiç önemli değildir.

Olayımızda önemli olan Devlet Bahçeli’nin Apo ile yüz yüze gelip pazarlık görüşmelerini başlatmasıdır.

Neyse, ben yine aynı dilekte bulunayım da üzerimde kalmasın.

İmralı’ya gidip Apo ile yüz yüze görüşmeyi ciddi olarak düşünen Devlet Bey’in ruh ve beden sağlığında, ama özellikle de ruh sağlığında inşallah ciddi bir sıkıntı yoktur!

Eğer varsa durum hepimiz açısından kötü demektir.