Sevgili okurlarım bir parti düşünün, yapılan uğraşların sonucunu bugün itibariyle önemli ölçüde almış ve memleketin birinci partisi olmaya hak kazanmış. Bu parti hiç tartışmasız CHP’dir...

Ve bu partinin yükselişi şimdi yargı kararlarıyla önlenmek istenmektedir.

Son örnek İstanbul’da bir Asliye Hukuk Mahkemesinin verdiği kararda yatıyor.

Eğer bu karar geçerli sayılacaksa bundan sonra neler olacaktır, bizi neler beklemektedir!

Bugüne kadar hiç yaşanmamış bir sürece, tam bir siyasi kargaşa ortamına bütün Türkiye’nin ister istemez sürüklenmesi anlamına gelmektedir.

Tayyipgiller iktidarı bu yükün altından kalkamaz.

★★★

Benzer kargaşa ortamına, benzer hukuksuzluğa Türkiye, Demokrat Parti döneminde tanık olmuştu...

Ve öylesine karmaşık bir dönemin sonu 27 Mayıs 1960 ihtilali ile sonuçlanmıştı. Halkın oylarıyla 1950’de iktidar olan ve ilk yılları iyi giden Demokrat Parti sonraki yıllarda iyice şımarmış, tuhaf kararlar almaya başlamış ve 10 yıl süren iktidar dönemi “Türkiye’deki ilk darbe” ile sonuçlanmıştı.

Neler yaşanmıştı o çöküş döneminde, kısaca anımsayalım.

-Vatan cepheleri kurulmuş, insanlar topluca üye (!) yapılmıştı.

-Demokrat Parti’ye oy vermeyen Kırşehir ilçe yapılmıştı.

-Ana muhalefet CHP’nin lideri İsmet İnönü nereye gitse iktidar destekli taşlı sopalı saldırılara uğramıştı.

-Meclis çoğunluğu Demokrat Parti’de idi. Devlet mekanizması bu çoğunluğun ellerine teslim edilmişti.

-Basın ve muhalefet büyük baskı altına alınmıştı.

-Hak, hukuk ve adalet kavramları parti siyasetine alet edilmişti.

★★★

Ancak 10 yıllık Adnan Menderes iktidarının son bir uygulaması vardır ki Türkiye’de günümüzde olanlarla çok önemli benzerlikler taşır.

Bu olayı aradan geçen bunca yıla karşın herkesin iyi bilmesi gerekiyor.

Demokrat Parti iktidarı, siyasi kavgalar kızışınca yeni bir önlem almaya karar verdi.

Meclis’te üyelerinin tamamı Demokrat Parti milletvekillerinden oluşan bir ‘Tahkikat Komisyonu kuruldu.’

Bu amaçla Nisan 1960’ta kanun çıkarıldı. (27 Mayıs 1960 ihtilaline bir ay kalmıştı.)

Bu Komisyona olağanüstü yetkiler verildi.

Unutmayalım, o yıllarda televizyon yoktu. Radyo ise zaten iktidarın elindeydi.

Dolayısıyla geriye yazılı basın ve muhalefet kalıyordu. 

Komisyon bütün gazeteleri, dergileri ve basılı yayın organlarını inceleyecek, gerekli gördüklerini piyasadan toplatacak ve aynen padişah 2. Abdülhamit döneminde olduğu gibi daha basılmadan, henüz matbaada iken bunları “sansür” edebilecekti.

★★★

Dahası var ve çok önemli...   

Komisyona, gazeteciler dahil gerekli gördüğü herkesi tutuklama yetkisi verilmişti.

Bazı davalarda tutuklama yetkisi böylece Tahkikat Komisyonuna devredilmiş oldu. 

Sulh Ceza mahkemeleri, sorgu hakimleri, askeri adli hakimler ve savcılara yasalarla verilen bütün hak ve yetkileri, Demokrat Parti milletvekillerinden oluşan bu Komisyon istediği gibi kullanacaktı.

Vereceği hapis cezaları bir ile üç yıl arasında olacaktı.   

İktidar zaten çökme aşamasına gelmişti. Seçime gitse kazanma olasılığı artık hiç yoktu.

Bu gerçeğin Başbakan Adnan Menderes de farkındaydı ama direniyordu.

Memlekette sinirler özellikle bu Komisyon olayından sonra iyice gerildi...

Ve bu uçuruma, gidişe son noktayı askerler koydu.

Türkiye 27 Mayıs 1960 sabahına Cumhuriyet döneminin ilk darbesiyle uyandı.

★★★

Sevgili okurlarım günümüz Türkiye’sinde benzer olaylar olurken geçmişteki bu Komisyon olayını anımsıyorum.

Bir asliye hukuk mahkemesi CHP’nin İstanbul il kongresini iptal edip başta Gürsel Tekin olmak üzere yeni birtakım isimleri partiye kayyum olarak atıyor... Adli tatilin bitiminden hemen sonra jet hızıyla verilen bu karar, AKP iktidarının son marifetlerinden biri.

Demokrat Parti iktidarı geçmişte Tahkikat Komisyonu kurup umudunu oraya bağlamıştı.

Şimdiki iktidarın umudu ise yargı tarafından verilecek kararlar.

Unutmayalım, 15 Eylül günü yine bir mahkeme kararı verilecek...

Son CHP kurultayı da mahkeme tarafından iptal edilir mi!

Edilirse ne olur!

1960’lı yıllarla günümüz hemen hemen aynı!

O yıllarda iktidar çöküyordu, günümüzde de çöküyor.

İktidar o zaman da yargı sopasına umut bağlamıştı, bugün de öyle!

Peki, bunca kargaşadan ve hukuksuzluktan sonra sonuç ne olacak?

Bilen varsa bize de anlatsın!