Tarih: 14 Ağustos 2001.

Adalet ve Kalkınma Partisi kuruldu.

Bugüne kadar üzerinde pek durulmayan bir perspektifle partinin kuruluşunu/tarihsel temellerini irdeleyeceğim:

Küreselleşmenin ideolojisi neoliberalizm, 1990’lar sonunda dünyanın çeşitli yerlerinde “renkli devrimler” aldatmacasını siyaset sahnesine koydu!

İlk başlarda Bulgaristan (1997), Hırvatistan (2000), Sırbistan (2000), Gürcistan (2003), Ukrayna (2004) gibi ülkelerde renkli devrimler, “gül”, “turuncu”, “kadife”, “lale”, “portakal” gibi yanıltıcı demokratik talepler ile dünyada 87 ülkede hayata geçirildi. En son “Arap Baharı” ile gündeme geldi…

ABD Başkanı George W.Bush, 2005 Irak’ta yaşattıkları için “Mor Devrim” terimini kullandı!

ABD öncülüğü ve katkısı ile “renkli devrimler” 1990’ların sonunda örgütlenmeye başladı. Örneğin; Sırbistan’daki Otpor 10 Ekim 1998’de kuruldu. İki yıl içinde Miloseviç iktidarını yıkacak güç haline getirildi

Belarus’taki “Kot Devrimi” gibi bazı ülkelerde başarısız oldu sözde bu sivil toplumcu hareketler…

Başa dönersek, AKP bir “renkli devrim” projesi miydi?

★★★

12 Eylül 1980 askeri darbesi “kamuda kılık kıyafet yönetmeliği” yayınladı. Kamu kuruluşlarında kadınların başörtüsü ile çalışması engellendi.

Aradan yıllar geçti… Genellikle hukuk yoluyla hak arama zamanla eylemlere dönüştü. Örneğin, 1997’de Leyla Şahin veya 1998’de Abdullah Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül’e başörtüsü sebebiyle üniversitede zorluk çıkarılması gibi yaşananlar, üniversitelerde mağduriyet eylemlerini büyüttü. Mesela, 11 Ekim 1998’de 31 şehirde “İnanca Saygı Düşünceye Özgürlük için El Ele’’ zinciri oluşturuldu.

Türkiye’nin gündeminde mağdur edilen kız öğrencilerin eylemleri vardı. “İfade özgürlüğü” istiyorlardı...

Öğrencilerin 1968’de başlattığı sınıf karakterli ekonomik değişim hedefleri, 1990’larda -neoliberalizme uygun olarak- salt kimlik protestolarına evrildi. Sivil itaatsizlik merkezli eylem repertuvarları, o dönem başlayan “renkli devrim” protestoları ile benzerdi! 

Sonuçta AKP, (işçi eylemleri dışındaki) toplumsal hoşnutsuzluk rüzgarına destek verdi…

★★★

AKP siyasete “yenilikçiler” adıyla çıktı. Anti-kapitalist Milli Görüş “gömleği” değiştirildi. Neoliberalizmin “yeni muhafazakârlığı/neo-conservatism” benimsendi. 

Türk siyasal sisteminde köklü değişim yapacaklardı. 

Bu, köklü siyasi dönüşüm özünde “ikinci cumhuriyet” idi. Bu, “demokrat muhafazakârlık” adı altında “sivil toplumculuk” talebiyle, “askeri vesayete” son verecek bir değişimdi. 

Laiklik, Cumhuriyet modernleşmesi bağlamında sorunsallaştırıldı. Kurucu değerler ve kurucu Atatürk gözden düşürülmeye çalışıldı. Vs.

“Demokratikleşme” söylemi dillerinden düşmedi…

Çekilen zorlukların sebebi, merkeziyetçi-kamucu ulus devlet idi!  

Yeni ekonomi politik programda; devlet gücü kontrol altına alınacak ve dış borçlanma ile ithalata dayalı tüketim amaçlanacaktı. Yani:  

AKP, 24 Ocak 1980 kararları ile başlayan Çiller ve Kemal Derviş ile süren piyasa odaklı neoliberal yapısal uyum sürecine sadık kalacaktı. Sosyal devlet özelleştirmelerle biçilecekti... 

Çiller’in deyimiyle “son komünist devlet TC” nihayet yıkılacaktı… 

İç ve dış politikada ABD ve AB’ye tam uyum sağlanacaktı. 

Uzatmaya gerek yok; “eski Türkiye” - “yeni Türkiye” tartışması açıldı. Ve sonuçta 23 yılda neler yaşandığını biliyorsunuz...

Baştaki soruya dönersek, (FETÖ-sol liberal ittifaklı) AKP kuruluşu bir “renkli devrim” projesi miydi? Evet, öyleydi. 

23 yaşındaki AKP, “renkli devrim” sürecinden kopuş dönemi yaşadı. Ancak dönüp dolaşıp neoliberalizme tekrar sarıldı…