Sevgili okurlarım, yazıya başlarken, düşen askeri uçağımızda şehit olan 20 subay ve astsubayımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Milletçe üzüntümüz büyüktür, bunun son kaza olmasını dilerim.
Aylardan beri beklenen haber en sonunda gerçekleşti, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile ilgili savcılık iddianamesi açıklandı.
Yaklaşık dört bin sayfadan oluşan bir belge...
İstanbul’daki Ağır Ceza Mahkemesi şimdi bu belgeyi satırı satırına, kelimesi kelimesine büyük dikkatle okumakla yükümlü olacak.
Böylesine kapsamlı bir belgeyi okumak, sindirmek, yargılamasını ona göre yapmak ve sonunda karar vermek zor iştir... Çünkü söz konusu iddianamede sanıkların ve suçların sayısı çok.
Dahası, 2.430 yıl hapis istemiyle yargılanacak olan İmamoğlu döneminde İBB’de bir sürü suç işlendiği, yolsuzluk yapıldığı, yasaların hiçe sayıldığı, kamu kaynaklarının çarçur edildiği, rüşvetler alındığı, imar yolsuzlukları yapıldığı, terör örgütleri kurulduğu gibi iddialar var ki saymakla bitmez.
Başta İmamoğlu olmak üzere çok sayıda İBB görevlisi, başka bir deyişle onun ekibi yargılanacak.
★★★
Dahası da var...
Dosyada çok sayıda itirafçı yer alıyor. Bazıları yaptıklarından pişman olmuş (!) kişilerden oluşuyor.
Bildiklerini anlatmadıkları takdirde içeri tıkılacakları kendilerine anlatılmış, pişmanlık duymuşlar ve halkın tabiriyle savcılara ötmüşler!
Ben böylelerine asla ve kesinlikle inanmam.
Bunlar genelde çıkarcı, korkak, kişiliksiz tiplerdir. Kendilerini kurtarmak için herkesi her zaman suçlamaları, başka bir deyişle satışa getirmeleri mümkündür.
Nitekim dosyaya baktığınızda bunların isimlerinin gizli tutulduğunu görüyorsunuz. Bir sürü iddiada bulunuyorlar, onu bunu suçluyorlar ama kim oldukları belli değil.
Madem öteceksiniz, madem itirafçı olacak ve çok sayıda insanın geleceği ile oynayacaksınız, o halde çıkın ortaya ve bildiklerinizi isminizi ortaya koyarak açıklayın!
★★★
Evet, şimdi yargılamalar başlayınca, yargılamayı yapıp karara bağlayacak İstanbul’daki Ağır Ceza Mahkemesinin işi daha da zorlaşacak.
Böyle bir dosyayı baştan sona dikkatle okumak ve sonunda karara bağlamak gerçekten zor iş.
Bütün bunlar olurken Türkiye’yi yine zor günler, zor aylar bekleyecek.
Zaten gerginiz, zaten zordayız, belki bir sürü hiç umulmayan ve beklenmeyen olaylar çıkacak...
Çünkü bu dava aslında siyasi bir dava.
A’dan Z’ye böyle.
Üstelik bu iddianameyi hazırlayan savcılık ekibinin başında Başsavcı Akın Gürlek var. Keşke olmasaydı çünkü baştan sona siyasi bir kişilik olduğunu hepimiz iyi biliyoruz.
Nitekim iddianamede yer alan bir bölüm var, yargılamanın herhangi bir aşamasında ya da bittikten sonra CHP’nin temelli kapatılması sürecinin yüksek yargı kararıyla başlatılacağı açıkça vurgulanıyor.
Hemen belirteyim, yani CHP’nin kapatılması için süreç başlatılması Türkiye’yi fena halde karıştırır.
Kolay iş değildir.
Üstelik bizi dış dünyaya da rezil eder.
★★★
Yargılama başlayacak...
İddianame okunacak, sonra sanıklar sorgulanacak.
Sanıklar ve avukatları suçlamalara tek tek yanıt verecek.
Eğer iktidarın amacı bu yargılamayı ‘tarafsız’ bir biçimde yaptırmaksa, alınacak ilk karar bellidir:
Duruşmaları televizyondan canlı olarak yayınlatmak.
Bu işin olmazsa olmazı budur.
Türkiye’de medya gücü bu iktidarın elinde.
En başta TRT... Sonra bir sürü televizyon kanalı... CNN-Türk, NTV, A Haber, Atv, Habertürk ve diğerleri.
Doğrudan iktidara bağımlı gazeteler... Sabah, Hürriyet, Milliyet, Yeni Şafak, Akşam vesaire...
Ve internet siteleri...
★★★
Bunlar tam kadro saldırıya geçecek, propaganda mekanizması bütün ağırlığı ile devreye sokulacak ve davanın sanıkları suçlanacak.
Bunu önlemenin tek yolu duruşmaları televizyondan canlı yayınlatmaktır ki, Türk Milleti işin aslını öğrensin.
Suçlular varsa hak ettikleri cezalar verilsin, yoksa masum insanlar hapishanelerde daha çok çile çekmesin.
Peki ama iktidar buna izin verir mi?
Elbette vermeyecektir.
Verdiği takdirde elindeki oyuncağın uçup gideceğini hem AKP iyi bilir ve hem de MHP!..
Göreceğiz bakalım!