Sevgili okurlarım, dünkü yazımda bir konuya bir kez daha değinmiştim. Recep Tayyip’in her yurt dışı gezisine ismen davet edilen torpilli-yandaş gazeteciler...

Bunlar devletin makam uçağına alınıyor, orada boy gösteriyor ve sonrasında devletin İletişim Başkanlığı adlı kurumu tarafından uzun bir soru-yanıt metni basın kuruluşlarına dağıtılıyor.

Bu kurum doğrudan Saray’a bağlı.

Devletin makam uçağı derseniz gerçekten görkemli. Recep Tayyip’e bir Arap şeyhi tarafından armağan edildi. Piyasa değeri neresinden baksanız en az 500 milyon dolar. İçinde yatak odaları, toplantı ve dinlenme salonları, özel bir mutfak, özel hostesler ve garsonlar var. Çalışanların tamamı seçmece!

Bizim özel çağrılı gazeteciler, bu hanımefendi ve beyefendiler Recep Tayyip tarafından işte bu görkemli uçağın toplantı salonunda ağırlanıp dünyanın dört bir yanını beleşten, devlet parasıyla geziyorlar.

Onlar bu beleş gezilerin tadına varırken yaptıkları tek iş uçağın büyük toplantı salonunda Recep Tayyip’le toplu fotoğraf çektirmek.

★★★

Ancak işin sonrası ilginç! Saray ya da İletişim Başkanlığı daha önceden hazırlanan soru ve yanıtları anında basın kuruluşlarına geçiyor.

Oysa o metinde yer alan sorular ne kendisine sorulmuş, ne de yanıtlar verilmiş!

Soruları gazeteciler falan sormuyor, Saray kadrosu yazıyor. Yanıtlar da öyle. İktidar bunları kendisi için propaganda vesilesi olarak kullanıyor.

Başka bir deyişle iktidar, vatandaşını açıkça kandırıyor.           

Beyefendinin her dış gezisinde bu yutturmaca oyunu oynanıyor.

Bu oyun iki gün önceki Kahire gezisinde de tekrarlandı.

Dünkü yazımın sonunda şöyle demiştim:

“Bu komediye artık son verilmesi gerekir. Çok ayıp oluyor.”

Ancak değişen hiçbir şey olmadı. Dünkü medyanın bir bölümü yine onların birlikte çektirdiği fotoğraf ve sözüm ona soru-yanıt metniyle doluydu.

★★★

Sevgili okurlarım, şimdi gelelim çok ilginç bir konuya daha... Önceki akşam Kahire toplantısından sonra özellikle bizim yandaş medya yine gaza gelmişti.

Televizyon yayınları birbirini izliyordu:

“Netanyahu da Mısır toplantısına gelecekti. Ancak bu durumu öğrenen Erdoğan tepki koydu ve makam uçağını havalimanına indirmedi. Tam inmek üzereydi ki, uçağımız piste yaklaşmışken yükseldi ve pas geçti...”

Peki bu niçin olmuş!

Meğer Netanyahu son anda fikir değiştirmiş ve toplantının yapılacağı Mısır’a gelmeye karar vermiş.

Bu durumu öğrenen Recep Tayyip çok bozulmuş ve protesto etmek amacıyla uçağını piste indirmemiş, “Ya o ya ben” demiş.

Fakat bu arada Recep Tayyip’in uçaktaki elemanları hemen devreye girip bazı devlet başkanlarını aramış ve bu herif gelirse toplantıyı boykot edeceklerini söylemiş.

Bunun üzerine başta Trump olmak üzere bazı ülke başkanları acele karar verip Netanyahu’yu gelmekten vazgeçirmişler! Yoksa bizimkinin boykotu sonrasında Mısır toplantısı büyük olasılıkla iptal edilecekmiş falan filan...

Sonrasında bizimkine güvence verilmiş, “Sen merak etme, bu adam gelmeyecek” denilmiş... Ve Netanyahu gelmemiş.

Bunu öğrenen Recep Tayyip de uçağını yeniden piste yönlendirmiş ve iniş yapmışlar!

Dünya çapındaki toplantı işte böyle, onun sayesinde kurtarılmış.

★★★

Önceki gün, pazartesi akşamı Türkiye’de televizyon haberlerini izleyen milyonlarca insanımız işte böyle kandırılmıştı.

Ancak bu haberlerin tamamen düzmece olduğu belliydi, baştan aşağı yalan kokuyordu.              

Peki ama bizim yandaş medyanın gazeteleri dün bu konuda ne diyecekti?

Netanyahu’nun toplantıya gelmesini acaba gerçekten Recep Tayyip mi engellemişti? Uçağı tam piste yaklaşmışken son anda karar vermesi, pilotlara “Piste iniş yapmayın, pas geçin. Bu adam gelecekse ben yokum” demesi mi durumu kurtarmıştı?

Dün sabahı merakla bekledim. Televizyonlardaki yalan kampanyası sonrasında iktidar gazeteleri acaba ne diyecekti!

İlk iş olarak en büyük iktidar yandaşlarından biri olan, satış rakamları günümüzde 35-40 bin’e kadar inen Hürriyet ne düşünüyordu!

O gazetede görev yapan Saray yazarları ne diyordu!

★★★

İşin gerçekleri derhal ortaya çıktı. O kadar ki, örneğin Saray muhafızlarının en kıdemlisi Abdülkadir Selvi bile şöyle yazmıştı:

“Uçağın pas geçmesi olayının teknik bir olay olduğu ortaya çıktı. Pistte başka uçak olduğu için pas geçmiş.”

Bu iktidarın vazgeçilmez huyu budur...

Her fırsattan yararlanıp kendilerine siyasi propaganda alanı yaratmak. Bu konuda devletin olanaklarını bile kendi çıkarları doğrultusunda dibine kadar kullanmak.

Bu son olayda Netanyahu’yu bile kullanmaya kalkıştılar ama fos çıktı.

İşin bizim açımızdan çok daha acı olan yanı ise başkaydı.

Hiçbir ülkenin medyasında “Netanyahu’nun Mısır’a gelmesini bizimkiler engelledi” falan gibi saçma sapan haberler yer almazken bu utanç verici yutturmaca oyunu Türkiye’de yine bizim sırtımızdan oynandı.

Utanmaları kaldı mı?